3 Temmuz 2007 Salı

Askerde Yemin Töreni

Yemin Töreni


Yemin töreni askerliginizin orta noktasi oluyor. Genellikle ikinci haftanizin Cuma gününe denk getiriyorlar. O güne kadar olan bütün faaliyetler de bu törene yönelik oldugundan ve törenden sonra haftasonu çarsi ve evci izinleri olacagindan büyük bir heyecanla bekleniyor.
Törenden onceki gün tamamen prova ile geçiyor. Defalrca siranizi degistiyorlar. Artik yukaridan bakan tören sorumlusu komutanin göz zevkine göre boy siralari vs. degisiyor. Iyi yürüyemeyenler az görülecekleri yerlere konuyor. Gözlükler çikartiliyor...

Yapmaniz gereken temel hareket onar kisilik siralar halinde düzgünce yürümek. O yastaki adamlara bunu iki haftada ögretmek pek mümkün degil, sizin de göreceginiz gibi :-)

Töreni izlemeye aileler, yerel halktan meraklilar falan geliyorlar. Kalabaligin karsisinda "sahne korkusuna" kapilanlariniz olabilir.

Törenin basinda "Istiklal Marsi" okunuyor. Bir kere daha bu besteyi yapanin ne niyetle yaptigini merak ediyorsunuz. Kelimelerin bölündügü yerlerde tempo kaymaya basliyor. Bir de bando koca meydanin bir kenarinda kaldigi için dinlemeye niyet edenler bile davulun ritmini degisik zamanlarda duyuyorlar. Ama dinleyiciler bu tip performanslara alisik olduklarindan kimse ayiplamiyor.

Daha önceden seçilmis, diksiyonu iyi birisi sancakla ilgili bir siir (ya da pespese birkac siir) okuyor. Bu siir sancagi ululamaya yönelik. Tarih boyunca onun önünde diz çökenleri Mete Han'dan baslayip anlatiyor. Bu arada bando ve sancak alanda yer degistiriyorlar. Ilginç bir gözlemim bandonun bu esnada Amerikan bagimsizlik savasinin halk sarkisi olan "Yankee Doodle" sarkisinin müzigini çalmasiydi (ABD'de olanlariniz 4 Temmuz günü bunu bol bol dinler :-).

Bir iki konusmadan sonra önceden talim ettirildigi gibi gruplar halinde kosup meydanda önünüzde duran toplara el basip söylenen yemini tekrar ediyorsunuz:


Barista ve savasta, karada, denizde ve havada, her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime dogruluk ve muhabbetle hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlere itaat edecegime ve askerligin namusunu, Türk sancaginin sanini canimdan aziz bilip icabinda vatan, cumhuriyet ve vazife ugrunda seve seve hayatimi feda edecegime namusum üzerine and içerim.
Herkes yemin ettikten sonra tören komutani birden "Atatürk kimdir?" diye soruyor. Her batarya ya da takimin önceden ezberledigi bir kisim var, pespese bunlari söylüyorsunuz. Bunlar genellikle söyle seyler:

Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini kurup, bugünkü hür ve demokratik ortamda yasamamizni saglayan en büyük insandir.
Atatürk, bütün düsmanlarini muharebe meydanlarinda yenerek zaferler kazanmis en büyük komutandir.
Atatürk, ... en büyük teskilatçidir.
Atatürk, ... en büyük dahidir.
vs. ...
Bundan sonra muzigi oldukca zor olan sözlerini ezberlemesi de epeyce kisiye zahmet veren Topçu Marsi söyleniyor.

Sonra tören yürüyüsü ile tugay komutaninin ve sancagin önunden geçerek alani terkediyorsunuz. Tugay girisinde ziyaretcilerinizle bulusup, daha önceden dagitilmis izin kartlarinizla Burdur sokaklarina kendinizi atiyorsunuz!

Yemin Töreni tugay tarafindan videoya çikiliyor. Törenden önce ismini yazdiranlar satin aliyorlar. Bizim dönemde 300 bin liraydi. Ben almadim. Bir kere bizden önceki dönemin videosunu gösterdiler, çekim ve kurgulama çok kötüydü. Fakat kalite dönemden döneme degisebilir, videoculukla görevlendirilen kadronun becerisine göre. (Mesela bizim dönemdeki tugay fotografcisi sivilken Istanbul'da defile fotografciligi yapiyormus, çok iyi fotograflar çekiyordu.)

Hiç yorum yok: